29 Temmuz 2015 Çarşamba

İfade edilmeyen öfke hasta ediyor.






Kocaman bir selam, Hayat hızlı akıyor ve ben bunu tutamıyorum. Normalde bir çok şey yapmak istesemde malesef temellik ağır basıyor.
"İnsan bir şeyi istemeli" Güzel bir yazı okudum ve sizinlede paylaşmak istiyorum.
Artık takı, kutu, hobi işlerini yapmamıyorum bari sizlere güzel şeyler okutup bilgilendirmeler sunayım. Arada da beni hatırlarsınız.

Güzel bir yaz olmasını dilerim.


İfade edilmeyen öfke hasta ediyor
  Çocuklu hayatta insan kendiyle ilgili çok ÅŸey öğreniyor. Ona yetebilmek, ona rehber olabilmek adına çalıştıkça kendi arızalarını da daha net görmeye baÅŸlıyor. Son zamanlarda bir kitap okuyorum “Breaking Free from the Victim Trap” - “Kurban Psikolojisinden Kurtulmak". Birçok insanın ailesinden öğrendiÄŸi, bilinçsizce uyguladığı bir davranış modelinden bahsediyor. Kurban modeli denen bu davranış birçok bağımlılığın (sigara, alkol, seks, alışveriÅŸ, aşırı yeme vs.) yanı sıra kiÅŸilerarası doÄŸru yürümeyen iliÅŸkilerin de temeli olarak görülüyor…
Kitabın yazarı Diane Zimberhoff adında bir hipnoterapist; çoÄŸunlukla yeme bozuklukları alanında hipnozla tedavi yapan bir uzman. Zimberhoff’a göre birçok hastalığın ortaya çıkma sebebi ifade edilmeyen, bastırılan negatif duyguların bedende birikmesi. Negatif duygular, özellikle de öfke söze ya da eyleme dökülmediÄŸinde vücuda zarar veriyor. Bazı insan bu öfke enerjisini çenesinde biriktirir, diyor yazar. Bu durumu diÅŸ gıcırdatma, çene kemiÄŸinde kıtırdama gibi semptomlarla iliÅŸkilendiriyor. Ãœlser ve kolon kanseri gibi hastalıkları öfkeyi vücudun karın bölgesinde biriktirmekten; meme kanserini ise hayatı boyunca baÅŸkalarına bakmayı görev edinmiÅŸ, kendi ihtiyaçlarını göz ardı etmiÅŸ insanlardaki öfke birikmesinin bir sonucu olabileceÄŸinden dem vuruyor. Kendini baÅŸkalarının ihtiyaçlarına adayanların meme kanserine yakalanma ihtimalinin yüksek olmasını kadın memesinin “ötekilere bakım verme” anlamına gelen bir vücut parçası olmasına baÄŸlıyor. Zimberhoff’a göre “karnım aÄŸrıyor” demek “ruhum acıdı” demekten daha kolay olduÄŸu için insanlar duygusal yaralarını fiziksel yaraya, yani hastalıklara dönüştürüyorlar…
Öfkeyi vücutta biriktirip hasta olmamak için çocukluktan itibaren alınabilecek önlemler var. Bunların en başında duyguların ifadesine müsaade etmek geliyor. Yeni nesil çocuk yetiÅŸtirme kaynaklarında sıklıkla altı çizilen ebeveynin çocuÄŸunun “duygularını aynalaması” iÅŸte bu yüzden önemli. Çocuk böylece yaÅŸadığı duygunun adını öğreniyor ilk önce: Ãœzgün, kızgın, korkmuÅŸ, yalnızlık, utanma, kıskanma gibi kelimelere vakıf oldukça kendini ifadesi kolaylaşıyor. KardeÅŸini kıskandığı için gidip kafasını duvara vurmuyor da annesine “Onunla çok ilgilendiÄŸin için kıskanıyorum” diyebiliyor; bu ifade duygunun çocuÄŸun bedeninde büyümesinin ve birikmesinin önüne geçiyor.  Sözlü ifadenin yanı sıra duyguların vücutta sebep olduÄŸu deÄŸiÅŸikliklere (gerilimlere) dair bir farkındalıktan da bahsediliyor. Birine kızınca karnının kasılması, göğsünün daralması gibi vücutsal etkileri hepimiz yaşıyor ama buna genellikle dikkat etmiyoruz; oysa ki bu da öğrenilebilen bir beceri.
Markette kendini yere atarak ağlayan çocuk görüntüsünü biliyoruz hepimiz. İşte bu durum, doğru zamanda ve yerde ifade edilmeyen öfkenin bir tantrum olarak uygusuz bir yerde patlak vermesi şeklinde yorumlanıyor.
-          Küçük kızlar hanım hanımcık otururlar!
-          Erkekler aÄŸlamaz!
-          N’olucak canım oyuncağını aldıysa, sen de onunkini alırsın, sus ÅŸimdi
-          Bunda üzülecek bir ÅŸey yok, git odanda aÄŸla
-          AÄŸlayınca çok çirkin oluyorsun…
-          Çocuk dediÄŸin bağırıp çağırmaz
gibi bize basit gibi gözüken yönlendirmeler ile öğretiyoruz çocuklara duygularının önemsiz olduÄŸunu ve onları bastırmayı. Çocuk kendini sokaklarda aÄŸlayarak yere atmasın diye kızdığı, üzüldüğü, utandığı küçük küçük durumlarda ona bu duyguları dışa vurması için fırsat vermek gerekiyor…
"Çok kızmış görünüyorsun. Gel beraber şu yastığı yumruklayıp o öfkeyi bedeninden çıkaralım. Annen sana yardım edecek."
Aksi halde halka açık alanda yaşanan tantrum ebeveyni de utanç durumuna sokacağı için çocukta patlayan öfkeyi yine utanç ve suçlulukla bastırma yoluna gidiliyor. Bu tantrumlar da bastırıldıkça çocuk duygularının önemsizliğine ikna olup onları yok sayan bir yetişkin olarak büyüyor ve sonunda biriken enerji vücudun bir yerinden hastalık olarak patlak veriyor deniyor. Dikkate almaya değer bir yaklaşım.

2 yorum:

  1. Gerçekten çok faydalı bir yazı çok teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim. İnş uygularız cocuklarımıza ve kendimize . İyi günler )

      Sil